
Tam 14 sene önce bir yolculuğa başlamışım farkında bile olmadan. Büyük oğlumu kucağıma aldığım anda başlayan bu yolculukta olacaklardan benim bile haberim yoktu.
Bugün tek bildiğim bu yolcuktan artık ne kadar çok keyif aldığımdır. Kimi zaman öfkem ile baş edemesem de, kimi zaman üzüntümden nefes alamasam da, gün olur mutluluktan uçsam da, duyguların kıymetini ve onları yaşamamın, hissetmemin önemini öğrendim geçen yıllarda.
Katıldığım tüm eğitimler, dinlediğim tüm konuşmacılar, okuduğum tüm kitaplardan, kurabildiğim veya kuramadığım tüm ilişkilerden bugüne kadar ne anladığımı şöyle özetleyebilirim. İhtiyacımız olan tek şey; Sevgi, kabul, esnek olmak ve umut etmek. Dualite dünyasında yaşadığımız için tüm kavramları deneyimlerken bir uçtan öteki uca gidiyoruz. Sanırım hayat dediğimiz şey, cambaz ipinde gitmeye çalışan bir Jonglörün denge de durmaya çalışması gibi, bizim de duygularımızın, kavramların polariteleri arasında gidip gelirken, hayatımızı dengeye getirmeye çalışma sırasında yaşadıklarımızdır.
Kazananın ve kaybedenin, iyi ve kötünün, doğru ve yanlışın değişken olduğu bu dualite dünyasında bu dengeyi bulmak zihinde kaldığımız sürece pek mümkün olamıyor.
Çünkü Zihin bizi hep bir tarafı seçmeye mecbur ediyor.
İnsanoğlunun hayatı boyunca yaptığı en uzun yolculuğun Zihin ve Kalp arasındaki olduğunu söylerler. Bu yolculukta dengeyi sağlamak için bütünümüz ile var olmamız gerektiğine inanıyorum. Varoluşumuzun dört boyutunda da dengede olmaya çalışma ve bu süreçte deneyimlediklerimiz, bu deneyimleri algılayış biçimimiz, bu algılarımızdan doğan hislerimiz, hislerimizden doğan davranışlarımız, bu davranışların oluşturduğu patternlerimiz, ve günün sonunda belli bir frekansta yarattığımız biz ile tanışıyoruz.
İşin en güzeli ve en eğlenceli tarafı ise, bu sürecin her gün, her an yeniden yaratılabileceği gerçeği.
Sadece aynaya bakma cesaretini gösterdiğimiz sürece,
değişime açık olduğumuz sürece,
sevgi ile kabul verebildiğimiz sürece,
eleştiri, yargıdan ve varsayımdan uzak durabildiğimiz sürece,
en önemlisi de bunların hiçbirini yapmadığımızda, kendimizden en nefret edeceğimiz şekilde davrandığımızda bile kendimizi fark edip, kabul ettiğimiz ve
yeniden başlama cesaretini gösterebildiğimiz sürece “OLMAK” denilen deneyimi yaşayabileceğimize inanıyorum.
Bu eğlenceli, heyecanlı, bilinmeyene açılan yolculukta benimle aynı duygu ve düşünceleri taşıyanlar kadar, benden en farklı, en zıt görüş ve hislere sahip olanları da tanıyabilme, duyabilme, herkes ile paylaşabilmek için bu sayfayı kurdum. Herkes benim bir yansımam ise, bende herkes isem, kendimi daha çok tanımak istediğime karar verdim. Bakalım bilmediğim daha ne yönlerim varmış?
Haydi Keşfetme zamanı!
Raquel Habib