Bırakma Hali
Merhaba:
Biliyor muydunuz? Hindistan’da insanlar bazen maymun yakalamak için belli bir yöntem kullanırmış. Hindistan Cevizinin ortasına bir delik açar, içine bir adet muz yerleştirir, sonra da Hindistan Cevizini ağacın dibine sıkıca bağlarlarmış. Ağaçtan inen maymunlar, muza erişmek için ellerini Hindistan Cevizinin üzerindeki deliğe sokup muzu tuttuklarında tuzağa düşerlermiş. Zira, açılan delik maymunun yumruğundan daha küçük olduğu için maymunlar ellerini Hindistan Cevizinden çıkaramayıp yakalanırlarmış.
Tutunma Halimiz...
Bizler de bazen istediğimiz herhangi bir şeye, bir düşünceye bile, sıkıca sarılıp gitmesine izin vermediğimizde, ya da bırakamadığımızda acı çekmiyor muyuz? Her şeyin geçici olduğunu bilsek de bize iyi gelen deneyimlere tutunma, kötü deneyimlerimizden uzaklaşma çabasına giriyoruz. Sonuçta her ikisi de bazen bizlere bir şekilde acı verebiliyor...
Bırakma Halimiz...
Bırakma halimiz, deneyimlerimizi kendimize doğru ısrarla çekme ya da kendimizden uzağa itme haline geçmeden, herşeyin olduğu gibi olmasına izin verme ve bu deneyimleri bilinçli bir şekilde benliğimizden salıverme hali.
Bir şeyleri bırakmayı başardıkça bırakmak kolaylaşıyor mu acaba? Yoksa bıraktıkça yaşam karşıma bırakmaya ihtiyacım olanları daha mı hızlı getiriyor? Tam, “Oldu, anladım bu işi.” derken, hayat bir deneme sınavı daha yolluyor. "Bakalım sandığın kadar anlamış mısın?" diye sorguluyor, emin olmamı istiyor.
Alışkanlıklarımı, bana iyi geldiğini sandıklarımı, “Kendi başıma yapamam.” “Bu alsa olmaz.”, “O nasıl becerecek tek başına bu işi?” gibi inançlarımı bırakmak…Kendi başıma ayakta durma vakti geldiğinde; evden ayrılma, özgürleşme vakti geldiğinde;
Korkularımı bırakmak,
Konfor alanımı bırakmak,
Güvendiklerimi bırakmak,
Gideni bırakmak,
Gitmesi gerekeni bırakmak….
Nefes gibi...
Hayatın bir parçası...
Her nefes aldığımızda doğal olarak veriyoruz da. Zira bir sonraki nefese yer açmış oluyoruz. Dolayısıyla hayatın bir parçası, almak, vermek, almak ve bırakmak…
Zihnim tutunmaya devam etmek istese de; bedenim alışkanlıklarıyla hareket etse de; ruhum, iç sesim araya giriyor ve beni ikna etmeye gayret ediyor. Artık onu daha kolay duyuyorum, canım acısa bile, farkındalığımı genişletiyorum. Zor olsa da "Deneyeceğim." diyorum, bu sefer farklı bir seçim yapacağım...
Bedenimdeki her hücrenin çırpınışına, çığlıklarına, eskiye tutunma çabasına rağmen, nefes alıyorum, ve tekrar alıyorum; beni genişleteceğine inandığım bu nefesi, an’da yapabileceğim tek şeyi yapıyorum.
Farkındalığımı genişletiyor, bir balon gibi içeriden üflüyorum. Beni kaplasın ve korusun istiyorum; merkezde kalabileyim istiyorum. Ve tekrar nefes alıyorum.
An’ı genişletiyorum. Bırakıyorum...
Hayranlığımı ve şükranımı
saklayamam evrenin eş zamanlılığına,
Bende olan ve bana olan aynı şey aslında.
Bunu fark edince hayat
çok ironik, eğlenceli
ve ilginç oluyor bir anda,
Beni bırakan
ve benim bıraktığım
aynı olduğunda….Raquel Habib