Karşılıksız Verme Hali
Merhaba:
Bugün hep birlikte Bayramın son gününü kutlarken, bayramın getirdiği ivmeyle sizlere mutlu ve huzurlu bir hafta diliyorum.
Yarın akşamki "Hepimiz Bir'iz" buluşmasının ana teması olan "Cömertlik" konusuna öncelikle burada değinmek istiyorum.
Sanırım hayattaki en büyük zenginlik “VEREBİLMEK”.
İnsan verdikçe kendini daha zengin hisseder derlerdi.
Maalesef, gençken bu sözle ne demek istediklerini pek anlamazdım. Özellikle de karşılıksız vermenin ne demek olduğunu kavrayamazdı aklım.
“Ne yani! Verdiğimim karşılığında bir teşekkür bile beklemeyecek miyim?” derdim.
"KARŞILIKSIZ VERME" HALİ = "BIRAKABİLME" HALİ
Yıllar içinde bu sözün anlamını içselleştirmem yanında, özellikle Pandemi günlerinde başlatmış olduğum ve halen süre gelen “HEPİMİZ BİR’İZ” Meditasyon ve Mindfulness buluşmaları, “Verme Hali”nin neden en büyük zenginlik olduğunu bana bir kez daha hissettirdi.
Burada asıl olan neyi, nasıl verdiğin. Maddi ve manevi bir şeyler de olsa, asıl olan başkalarına karşılıksız olarak, bir beklenti içine girmeden vereceğin mutluluk, neşe, sevinç ve sevgi…
Peki neden karşılıksız verdiklerimiz insanlarda bu kadar derin bir tatmin ve mutluluk yaratıyor, Ve verdikçe verme hissi yaratıyor?
Bu ilginç denklemi merak edip bununla bağlantı kurmaya niyet ettim, ve şunu fark ettim;
Jon Kabat Zinn’in de Mindfulness yaklaşımlarında üstüne basa basa anlattığı “CÖMERTLİK” – benim tanımımla “Karşılıksız Verme Hali”, aslında bir “BIRAKABİLME HALİ” de aynı zamanda.
BIRAKALABİLMEK, AMA NEYİ?
Neyi bırakabilmek diye sorduğunuzu duyar gibiyim...
Cevap: Tutunduklarımızı, beklentilerimizi, olması gerektiğine inandığımız kalıplarımızı.
Ve bunu başarmak inanın pek kolay değil.
Gönülden vermek deyince, aklıma gelen, birlikte olduğum her insana vaktimi vermek, ilgimi özenimi vermek, hizmetimi vermek.
İşte orada tam bir “KABUL VERME” HALİ var. Karşındakine, o an olana olduğu gibi kabul verme hali var.
KABUL VEREBİLİYOR MUSUN?,YARGISIZ OLABİLİYOR MUSUN?, BIRAKABİLİYOR MUSUN?
Zaten her kabul bir bırakma hali değil mi? Olması gereken diye tutturan zihninin tutunduğu hikayeleri, karşının olmasını veya yapmasını istediğini davranışı bırakma hali değil mi?
Kabul verebilmenin içinde ise “YARGISIZ OLMA" hali var.
İşte gün içinde zihnimizin sürekli tutunduğu hikayeleri ve kalıpları fark etmek, onlarla sürüklenip gitmeden tepkilerimizi seçebilmek bilinçli farkındalık çalışmalarının kazançları arasında.
Bu kazançları hayatıma almanın benim için en etkin yolu ise, MEDİTASYON pratiklerim.
Çünkü meditasyon pratiklerimde, bedenimle nefes aracılığı ile temas kurarak AN’da kalmayı deneyimlerken, zihnimin sürekli araya girmesini ve beni An’dan koparmasını fark edebiliyor ve tekrar bilinçli bir şekilde AN’a geri gelme denemeleri yapıyorum.
Böylece zihnimin en büyük alışkanlığı olan düşüncelere tutunma ve onlarla sürüklenme alışkanlığını bırakabilmeyi hayatıma pratik etmeyi öğreniyorum. İşte asıl ve belki de en zorlayıcı “BIRAKABİLME” pratiği zihinim düşüncelerini, hikayelerini bırakabilmektir.
Genelde yatkınlığımız bildiklerimize tutunmak olduğundan ve bilindik olan bize güven verdiğinden her hangi bir şeyi bırakabilmek hepimiz için zorlayıcı olduğunu hatırlatmak isterim.Bu sebepten BIRAKABİLMENİN en faydalı kısmı yargılarımızı da, beklentilerimizi de bırakabilmek.
Bu bizi en çok özgürleştiren oluş hali aslında.
İşte Cömert olma hali, gönülden verirken beklenti ve kalıplarımızı bırakabilmek, yargı ve düşüncelerimizi bırakabilmek ile aynı kapıya çıkıyor.
Tüm bu haller bizi “CÖMERT” olmaya yani “GÖNÜLDEN VERMEYE” yaklaştırıyor.
DAHASI VAR: BAŞKALARINA YARDIM EDEREK, KENDİMIZE YARDIM EDİYORUZ.
Bilim şu gerçeği kanıtlıyor. Merhamet hissi ile hem fiziksel hem de zihinsel sağlık arasında güçlü bir bağlantı var.
Şefkatle hareket ettiğimizde, “Vagal Ton” denilen sinir bölgemiz, bir başka deyişle beyin, kalp ve diğer organlarımız arasındaki nöral bağlantımız artıyor. Bu da, vücudumuzun sinir sistemini sakinleştiren, iyi hissettiren oksitosin'in (nöropeptid) salınmasına yol açıyor. Sonuç olarak, kalp atış hızımız ve kan basıncımız düşüyor, vücut iltihaplarında azalma kaydediliyor, bağışıklık sistemlerimiz güçleniyor ve strese daha az eğilimli oluyoruz, ve hatta daha uzun yaşayabiliyoruz. Araştırmacılar, güçlü sosyal ilişkilerin uzun ömür şansının yüzde 50 arttırdığını kanıtladılar.
Kendimize sunacağımız en büyük fayda, sevgiyi, şefkati almanın ötesinde başkalarına sunmaktan geçiyor.
Bir daha ki sefere yukarıda anlattığım gibi cömert insanlar ile karşılaştığınızda dikkat edin, ne kadar özgür ruhlardır. Tutundukları pek az şey vardır.
HAYAT BIR MEDİTASYON
Bu sebeple hepinizi mümkün olduğunda "Bırakma" pratiklerine davet ediyorum.
Yani meditasyon deneyimlerine.
Hangi seviyede olduğunuzun önemi yok. Çünkü meditasyonun seviyeleri olmadığını biliyorum.
Çünkü Meditasyon bir yaşam biçimi.
Farklı farkındalık seviyeleri derseniz orada hem fikir olurum. O da ancak kendinizle çalıştıkça derinleşebileceğiniz ve bunun için bir çok farklı yöntemden beslenebileceğiniz bir yolculuktur. Aynı benim kendime doğru çıktığım yolculuk gibi.
Benim size davetim, bireysel koçluk seanslarımın, eğitimlerimin yanında, Mindfullnes sohbetleri ve meditasyon buluşmalarımız olacaktır.
Umarım sizlerle çok yakında bu alanların birinde karşılaşırım.
Sizlere sevgi ile sarılıyorum.
Gönülden verdiğiniz ve akışta olduğunuz huzur dolu An’larda görüşmek üzere…
Sevgi ile kalın
An’da kalın.